Evliliğim bu 21 ocakta 3. senesini bitirecek ve evlendiğimden beri programlı, hesaplı kitaplı olmakta çok zorluk çekiyorum. Defalarca içsel telkin yoluyla kendimi ikna etmeye çabaladım ama başarılı olamadım. şuan işsiz güçsüz oturduğumdan mı bilmiyorum. Diyet programıma, çalışma programıma, ev işlerinin programına, yapmak mecburiyetinde olduğum şeylerin programı, zorunluluklarımın saatleri vs hiç birşeye uyamıyorum, mutlaka geciktiriyorum. birini yapsam biri mutlaka kalıyor.
Ah içinizde aynı şeylerden muzdarip olup başarıya ulaşan biri olsa da okusa ve bana bir yol gösterse. işin içinden çıkamıyorum.
Şu 4 ayda ne yaptın derseniz, aslında işe girdim. Muhtemelen hayatta en çok sevdiğim iş olacak olan dış ticaretle alakalı. işimden memnundum, eşimle çok da güzel hayaller kurduk, kendi evimizi satın almak vs. ama sanırım 40 gün civarı dayanabildim. Sebebi de patronumun çok laubali konuşması, küfürlü konuşması ve şirketteki tüm bayanların fiziksel kusurlarıyla dalga geçmesiydi. evet kimse yanlış duymadı, 4-5 senedir bir iş hayatım yok diyebilirim ama 4-5 sene önce de patronlar bu kadar lüzumsuz olmazdı, mesafeli olurdu. bu kadar senede insanlar bu hale geldiyse söyleyecek lafım yok. diğer bayanlar onu o şekilde kabul etmişler ve idare ediyorlardı. Eğitim seviyesine vs. veriyoruz dediler, şimdi düşünüyorum ama acaba onu öyle mi kabul etseydim? Kabul edebilseydim güzel bir işim olurdu. Ama son günlerde çok mutsuzdum, çünkü diğer arkadaşların yanında kilolarımla dalga geçiyordu. Dayanamadım çıktım.
Hayatta insanların fiziksel kusurlarıyla dalga geçmem. Çok absürd birşey görürsünüz, içinizden belki atıp tutarsınız (ki bu da çok ayıptır ama insanoğluyuz eminimki içimizden geçiriyoruz bazı şeyler) ama saygıdan asla yüzümüze belli etmeyiz çoğumuz değil mi? Bilmiyorum, ben annemden babamdan böyle gördüm. bir patron olsaydım da dalga geçeceğim insanı işe almazdım diye düşünüyorum.
Daha sonra kış tatili için Avusturya'ya gittik. Bu eşimin bana özel hediyesiydi. Evlenmeden önce de dahil, en büyük hayallerimden birinin renk renk Christmas ışıkları içinde yürümek, turta, kek vs kahve içmek olduğunu eşim artık biliyor. Uygun fiyatlı uçak bileti kollamaya başlamıştık yeşil pasaportlarımıza kavuştuktan sonra. Avrupa'da rastgele bir yer seçmiştik, haydi Viyana olsun dedik. aynen böyle yaptık. uçak biletini aylar öncesinden alıp oteli ayırttık. gidemezsek uçak bileti yanacaktı sadece ama gittik.
Gerçekten yaptığım en güzel tatillerden biriydi. Kahve içtim, kek yedim, renk renk ışıklar içinde yürüdüm. ama gerçekten çok yürüdük.
Bir tek kar yağmadı. o beni üzdü. Medeniyet gerçekten tek dişi kalmış canavar değil, gidip görmelisiniz. Sanata,sanatçıya, özgürlüğe vs hayran kaldık. Daha sonra gezi notlarımı tek tek yazacağım, şuan kısa kesiyorum. Geldikten hemen 1 gün sonra takı malzemelerimi tamamlamak için İstanbul'u ziyaret ettim. Dönünce böbreklerimden hastalandım ve memlekete gittim ailemin yanına, yeni yılı orda karşılayıp Eskişehir'e döndüm. 17 ocak olmuş vakit, iş güç, takılarla uğraşıyorum. Daha sonra görüşmek ümidiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder