Malum, aylardan Özgecan..
Kriminolojiye derin bir ilgim var, daha doğrusu vardı, bu aralar çok fazla ilgilenemiyorum. İlgilendiğim dönemde çok fazla araştırma yapmış ve psikoloji kitapları okumuştum. hala da zaman zaman araştırıp okuyorum. insan psikolojisi beni çok çok etkileyen bir konu, üzerinde konuşacak sözlerim kesinlikle bitmez. çünkü bitecek bir konu değil, insan var oldukça psikoloji ve bununla ilgili bozukluklar artarak veya yön değiştirerek devam edecek. Söz gelimi annelerimizin zamanında blumia veya anokresia yoktu, varsa da çok azdı ve hastalık olarak değerlendirilmezdi, kesinlikle medyanın öncülüğündeki psikolojik rahatsızlıklar.
Suçlu psikolojisi bambaşka bir konu. ne yaparsam yapayım, ne okursam okuyayım, onların psikolojisini gerçekten korkunç buluyorum. psikopatların -belki bilirsiniz- en ayırt edici özelliklerinden biri empati yeteneğinden yoksun olmaları. söz gelimi, tecavüz anında yalvararak ona bakmanız, yalvarmanız vs onu istediğinden alıkoymaz çünkü sizin içinde bulunduğunuz durumu anlama yeteneğinden yoksun.
Ben din konusunda hem bilinemezciyim, hem deistim. ölüp de geri gelen olmadığı için veya geri gelip gelmediklerini bilemediğim için bu konuda bilinemezciyim. Veya yaratıcı konusunda; dünya ister büyük bir patlamayla oluşsun, ister bir deniz canlısından türemiş olalım veya velhasıl bundan 100 yıl sonra bizim mesela plastik borudan yaratıldığımızı %100 kanıtlasınlar, her ne şekilde var olmuşsak olalım, mutlaka bir yaratana ihtiyacımız var. bunu asla inkar edemeyiz, ister allah diyelim ister tanrı. Ben böyle bir yaratcının dünyayı dinlerle böleceğini düşünmüyorum, bazı toprakları kutsal kılıp bazı ırkları üstün kılabileceğine heleki insan oluşumundaki "dişi" varlığı bir erkeğin kaburga kemiğinden yaratacak kadar alçak bir varlık olduğunu asla düşünmüyorum. Böyle bir dünyayı yaratmaya karar vermişse eğer iki cins başta olmak üzere herşey eşittir. bize akıl fikir vermiş gerisini bize bırakmış. Söz gelimi; küresel ısınma ile ilgili insandan başka kimi suçlayabiliriz. Dünya tam bir dengede, onun dengesini böyle bozarsak sonuçlarına kendimiz katlanırız. Asla kaderci değilim, ya da düzelteyim, kaderci olduğumu hissettiğim zamanlarda bunu kesinlikle aşmaya çalışıyorum. Arkadaşlar, matematik netleriniz umduğunuzdan düşük geldiği için anca Gaziantep Üniversitesi'ni tutturmanız; yaratıcının size "Hayırlısı buymuş" diye biçtiği birşey değildir, bunu siz yaptınız. Yaratıcı öyle istemedi, sizin başarınız bu kadarmış. Bunu kader olarak kabul etmek birşeylerin kölesi olmayı kabul etmektir, yani siz hangi dehada olursanız olun size biçilen üniversite o, bunu kabul etmek bilerek köleliktir. Hayır, yeterince çalışmadınız veya o gün şans eseri kötü gününüzdeydiniz, vs vs. Neyse. Demek istediğim bu dünyada, erkek veya dişi, eşitiz. Diğer konular hakkında daha sonra yazarım.
Şuan çok fazla açılmak istemiyorum, konuyu toparlayayım. Çok fazla miktarda gerçek cinayet vakaları izledim, okudum. her birine ayrı ayrı üzüldüm. izlediğim şeylerin kurbanlarının %99.9'unun kadın olmasına her zaman daha başka üzülürüm. Beni en çok etkileyen olaylardan biri de Özgecan oldu. Öldüğüne çok üzüldüm,genç olmasına çok üzüldüm, yüzlerce madde sayabilirim. ama evde 3 gün boyunca hatırladıkça gözyaşı dökmeme sebep olan şey annesinin şu cümlesidir:
"Çok acı çekmiştir kızım. Keşke kurşunla öldürselerdi."
yazarken bile ağlıyorum. insanlığın bittiği yer. üzerine bir şey yazmak boş, ama bir annenin dileğine bakın. kızım ölmesin dileğini geçmiş, kızım kurşunla ölseydi diye diliyor. Ciğerim yanıyor her aklıma geldiğinde. işte tüm dinleri bu yüzden reddediyorum. Ne yani buna kader mi diyorsunuz. Dünya gözüyle bir insana bu acıları yaşatacak kadar zalim mi bu yaratıcı?
Değil, zalim olamaz çünkü bunun yaratıcıyla alakası yok, bunu yapan insan, insan!!
Yine allaha havale edeceğiz, yine allah belasını versinler höyküreceğiz, yine allah rahmet eylesinler dileyeceğiz. Birşey hatırlatmak istiyorum, sizin inancınıza göre herşey allahtan, kimi kime şikayet ediyorsunuz. ilk önce toplum eşitliğini sağlayalım, facebookta görüyorum kadınlar "ilk önce adam yetiştirin" vs yazıyorlar, bu bile başlı başlına ataerkilliktir. ilk önce İNSAN yetiştirelim. ilk önce insan yetiştiremediğimiz için o katil Özgecan'a saldırma "hakkını" kendinde görmüş.
23 Şubat 2015 Pazartesi
4 Şubat 2015 Çarşamba
kar yağacakmış..
Merhabalar
yine ara verdim..sanırım bir gün ara verdim diye başlamazsam düzelmişim demektir, çünkü düzenli bir şekilde yazıyor olurum.
yarım gün home-office şeklinde çalıştığım bir işim var, yine de hiç birşeye yetişemiyorum. hani çok düzenli, her işin altından kalkabilen, 2 çocuğunu evini kocasını ve işini mükemmel bir şekilde idare edebilen bayan arkadaşlarımın saygıyla önünde eğiliyorum.
bu aralar çok değişiklik yok, takı işlerine devam ediyorum. eşim çok hastalandı, yaklaşık 6 gün hastanede kaldık. çok hasta olarak eve geldi, grip sandık gitti ilaç aldı. 2 gün hastaneye gitmeyeceğim diye ayak diredi. iyice kötüleşince sabahın köründe kalktık gittik. zatürree olmuş. yahu ya daha çok gecikseydik, o kadar çok ateşi vardıki artık. bu erkek inadı ve bencilliğinden muzdarip olan var mı?
hepimizin çeşit çeşit bencillikleri var, haydi bunu kabul edelim. ama haydi hastaneye gidelim diyen bir eşi yalvarttıracak, çaresiz bırakacak kadar bencillik nasıl bir bencilliktir. saçından sürükleyip götüremem ya! neyseki gittik sonunda, ateşi kontrol aldılar. 7 gün de evde raporluydu. bugün işe başladı.
sevgili eşim tam da evlilik yıldönümümüzde hastaydı, çok güzel bir şekilde kutlayamadık. bu yıl kendisine başka bir hediye alacağım için maddi açıdan küçük ama sevimlilik açısından büyük bir hediye almıştım: butik kurabiyeler :)
kötü fotoğraf için özür dilerim, akşam saati ve kasvetli evde ancak bu kadar oluyor.
başka aklıma gelenleri yazayım..
zorunlu olduğum şeylerden kaytarma sendromum var. tıp literatüründe kayıtlı mıdır bilmiyorum ama gerçekten var. çok ufak da olsa yenmek için bir adım attım ve spora başladım. haydi hayırlısı. 1 aydan fazla gidebilirsem, birşeyleri başarmış hissedebilirim. uzun süredir, bir çok şeyi tamamlayamamaktan muzdaribim. empati yeteneği yoksun veya bunu daha önce yaşamamış insanlar "gerçekten istemiyorsundur" diyecek ama malesef öyle değil..
güzel bir haberim daha var. gelecek hafta kar yağışı gösteriyor sevgili telefonum. daha önce şaştığı çok az oldu. sokaktaki insanlara, böylesine fakir bir ülkede yakacak yakıtı olmayan insanlara saygısızlık etmek istemem ama karın yağmasını çok seviyorum. bir deniz manzarası bir de kar manzarası, sanırım vazgeçmem. kahve, kitap vb unutmayayım tabi :) sevdiğim şeyler hep "k"ile başlıyor :))) kahve, kitap, kedim, kocam, kar :)))) takı yapmayı da çok seviyorum ama onu "k" harfi ile başlatamadım :) bu aralar vintage style şeyler tasarlıyorum, tarz olarak en sevdiğim tarz, bir tane örnek fotoğraf vereyim
umarım bloguma işinize yarar bilgiler de eklemeye başlayabilirim artık.
bu akşamlık bu kadar yeter.. iyi geceler
yine ara verdim..sanırım bir gün ara verdim diye başlamazsam düzelmişim demektir, çünkü düzenli bir şekilde yazıyor olurum.
yarım gün home-office şeklinde çalıştığım bir işim var, yine de hiç birşeye yetişemiyorum. hani çok düzenli, her işin altından kalkabilen, 2 çocuğunu evini kocasını ve işini mükemmel bir şekilde idare edebilen bayan arkadaşlarımın saygıyla önünde eğiliyorum.
bu aralar çok değişiklik yok, takı işlerine devam ediyorum. eşim çok hastalandı, yaklaşık 6 gün hastanede kaldık. çok hasta olarak eve geldi, grip sandık gitti ilaç aldı. 2 gün hastaneye gitmeyeceğim diye ayak diredi. iyice kötüleşince sabahın köründe kalktık gittik. zatürree olmuş. yahu ya daha çok gecikseydik, o kadar çok ateşi vardıki artık. bu erkek inadı ve bencilliğinden muzdarip olan var mı?
hepimizin çeşit çeşit bencillikleri var, haydi bunu kabul edelim. ama haydi hastaneye gidelim diyen bir eşi yalvarttıracak, çaresiz bırakacak kadar bencillik nasıl bir bencilliktir. saçından sürükleyip götüremem ya! neyseki gittik sonunda, ateşi kontrol aldılar. 7 gün de evde raporluydu. bugün işe başladı.
sevgili eşim tam da evlilik yıldönümümüzde hastaydı, çok güzel bir şekilde kutlayamadık. bu yıl kendisine başka bir hediye alacağım için maddi açıdan küçük ama sevimlilik açısından büyük bir hediye almıştım: butik kurabiyeler :)
özel tasarım kurabiye yaptırmak isterseniz, ve aynı benim gibi bu konuda çok yeteneksizseniz size çok sevgili Burcu hanımın adresini vereyim
facebook ve instagram: burcucakurabiyedunyasi
blog: http://burcucaaaaa.blogcu.com
başka aklıma gelenleri yazayım..
zorunlu olduğum şeylerden kaytarma sendromum var. tıp literatüründe kayıtlı mıdır bilmiyorum ama gerçekten var. çok ufak da olsa yenmek için bir adım attım ve spora başladım. haydi hayırlısı. 1 aydan fazla gidebilirsem, birşeyleri başarmış hissedebilirim. uzun süredir, bir çok şeyi tamamlayamamaktan muzdaribim. empati yeteneği yoksun veya bunu daha önce yaşamamış insanlar "gerçekten istemiyorsundur" diyecek ama malesef öyle değil..
güzel bir haberim daha var. gelecek hafta kar yağışı gösteriyor sevgili telefonum. daha önce şaştığı çok az oldu. sokaktaki insanlara, böylesine fakir bir ülkede yakacak yakıtı olmayan insanlara saygısızlık etmek istemem ama karın yağmasını çok seviyorum. bir deniz manzarası bir de kar manzarası, sanırım vazgeçmem. kahve, kitap vb unutmayayım tabi :) sevdiğim şeyler hep "k"ile başlıyor :))) kahve, kitap, kedim, kocam, kar :)))) takı yapmayı da çok seviyorum ama onu "k" harfi ile başlatamadım :) bu aralar vintage style şeyler tasarlıyorum, tarz olarak en sevdiğim tarz, bir tane örnek fotoğraf vereyim
umarım bloguma işinize yarar bilgiler de eklemeye başlayabilirim artık.
bu akşamlık bu kadar yeter.. iyi geceler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)